Sepetim (0) Toplam: 0,00TL
%30
yayincilarkooperatifi.com yayincilarkooperatifi.com yayincilarkooperatifi.com yayincilarkooperatifi.com

Şirketlerden Kooperatiflere, Rekabetten DayanışmayaTartışmalar, Deneyimler

Liste Fiyatı : 240,00TL
İndirimli Fiyat : 168,00TL
Kazancınız : 72,00TL
Taksitli fiyat : 12 x 17,89TL
Satış adedi : 4
9786052603185
850480
Şirketlerden Kooperatiflere, Rekabetten Dayanışmaya
Şirketlerden Kooperatiflere, Rekabetten Dayanışmaya Tartışmalar, Deneyimler
168.00
Kooperatifçilik hareketi tarihsel olarak, geniş halk kesimlerinin, kapitalizmin yarattığı tahribat karşısında, zaman zaman
imkanlarını, zaman zaman kaynaklarını, zaman zamansa üretim süreçlerini ortaklaştırma faaliyeti, tekellerin, aracıların,
yoksulluğun karşısında ayakta kalma ve dayanışma mücadelesi olmuştur. Bu anlamda kooperatiflerin bir ortaklaşma ve
dayanışma pratiği olarak, küreselleşme sürecinin getirdiği yıkım ile birlikte, yeniden gündem gelmesi ve giderek daha
fazla tartışılması şaşırtıcı değildir.
Şirketlerden Kooperatiflere Rekabetten Dayanışma'ya başlıklı bu çalışma, konut, eğitim, gıda, enerji gibi pek çok alanda,
toplumsal ihtiyaçlar alanında örgütlenen, yeni kamusallıklar inşa etmeye çalışan, katılımcı ve dayanışmacı ilkelerle
organize edilen çeşitli kooperatiflerin Dünyada ve Türkiye'deki örneklerini ortaya koymaktadır. Şirket egemenliğinin,
sosyal, ekonomik ve aynı zamanda ekolojik alanda yarattığı yıkıcı sonuçlar ve kriz gün geçtikçe derinleşirken, tarım ve
gıda alanında olduğu kadar yaşamın diğer alanlarında da dayanışmacı ve katılımcı temelde işleyen örneklerin inşa
ediliyor olması umut vericidir. Dolayısıyla birbirleriyle eklemlenerek faaliyet gösteren şirket tipi sermaye formları,
üretimden tüketime bütün sektörleri nasıl kontrol ediyorsa, kooperatiflerin de birbirleriyle dayanışmacı, katılımcı
ilkelerle eklemlenerek birlik olmaları ve daha geniş ölçeklerde etkili olabilecekleri ağ ilişkileri ve kurumsal yapılar
geliştirmeleri büyük bir gereklilik haline gelmektedir. Bu gereklilik kendini örgütleyebildiği oranda, şirketlerin distopik
dünyasında eşitlikçi ve dayanışmacı ilkelerle kurulan yeni alternatifler kendisine gelişim gösterebileceği yeni alanlar
bulacaktır.
Bu anlamda çalışma, rekabetin karşısına dayanışmayı, parçalanmanın ve yabancılaşmanın karşısına kolektiviteyi,
hiyerarşinin karşısında katılımcılığı ve eşitlikçi ilişkileri koyan bir yönetim anlayışıyla, üretimden tüketime bir süreci
organize etmeyi hedefleyen bir “yeni”den bahsetmektedir. Bu “yeni”, sistemin mağduru olan işçileri, kadınları, çiftçileri
ve bütün ötekileştirilen kimlikleri temsil eden kurumların “birbirinin eki” olarak kendi sorunlarını bizzat kendisinin aşması
ve özneleşmesi temelinde yeni ve alternatif bir kamusallığın inşasına işaret etmektedir. İşte kooperatifler bir dayanışma
formu olarak, bu sürecin önemli parçalarından biridir. Ancak kooperatiflerin kendi içlerinde eskinin kalıntılarını ve
yeninin nüvelerini aynı oranda barındıran, şirket egemenliğine karşı olduğu kadar sistemin hastalıklarını da taşıyabilen
çelişkili formlar olarak karşımıza çıktığını söyleyebiliriz.
“Krize Karşı Kooperatifler” adlı çalışmada da üzerinde durulduğu gibi, son dönemde kooperatif inisiyatiflerinin yeniden
gelişmeye başlamasının arkasında iki temel dinamik yatmaktadır; Bunlardan birincisi Türkiye'de devletin kamusal hizmet
ve görevlerinden çekilmeye başlamasıdır. Bir diğeri de daha önce hiç olmadığı kadar faaliyet alanı genişleyen sermayenin
ve şirketlerin artan egemenliğinin yaşamın bütün alanlarında ürettiği çok yönlü krizlerdir. Dolayısıyla eski güvencelerini
yitiren, günden güne para, meta ilişkilerinin beraberinde getirdiği işsizlik, yabancılaşma, güvencesizlik, üretimden kopuş
gibi toplumsal sorunlarla başa çıkmaya çalışan geniş halk kesimleri, kendi kamusal pratiklerini dayanışmacı ve katılımcı
bir zeminde inşa etme çabası önemlidir.
Bu eksende, neoliberalizmin ve onun kurumları olan irili ufaklı şirket tipi örgütlenmelerin anti demokratik, adil olmayan
yapısının ürettiği sosyal sorunlar karşısında, Dünyada ve Türkiye'de yeni gelişen kooperatifleşme deneyimlerini ele alan
çalışmalara, tartışmalara yer verme çabası, tam da emeğin ve doğanın sömürüsüne dayanan mevcut sistemi aşmaya
çalışan bir perspektifle, yeni kooperatifleşme hareketine, akademik alandan küçük bir katkı yapma amacındadır.
  • Açıklama
    • Kooperatifçilik hareketi tarihsel olarak, geniş halk kesimlerinin, kapitalizmin yarattığı tahribat karşısında, zaman zaman
      imkanlarını, zaman zaman kaynaklarını, zaman zamansa üretim süreçlerini ortaklaştırma faaliyeti, tekellerin, aracıların,
      yoksulluğun karşısında ayakta kalma ve dayanışma mücadelesi olmuştur. Bu anlamda kooperatiflerin bir ortaklaşma ve
      dayanışma pratiği olarak, küreselleşme sürecinin getirdiği yıkım ile birlikte, yeniden gündem gelmesi ve giderek daha
      fazla tartışılması şaşırtıcı değildir.
      Şirketlerden Kooperatiflere Rekabetten Dayanışma'ya başlıklı bu çalışma, konut, eğitim, gıda, enerji gibi pek çok alanda,
      toplumsal ihtiyaçlar alanında örgütlenen, yeni kamusallıklar inşa etmeye çalışan, katılımcı ve dayanışmacı ilkelerle
      organize edilen çeşitli kooperatiflerin Dünyada ve Türkiye'deki örneklerini ortaya koymaktadır. Şirket egemenliğinin,
      sosyal, ekonomik ve aynı zamanda ekolojik alanda yarattığı yıkıcı sonuçlar ve kriz gün geçtikçe derinleşirken, tarım ve
      gıda alanında olduğu kadar yaşamın diğer alanlarında da dayanışmacı ve katılımcı temelde işleyen örneklerin inşa
      ediliyor olması umut vericidir. Dolayısıyla birbirleriyle eklemlenerek faaliyet gösteren şirket tipi sermaye formları,
      üretimden tüketime bütün sektörleri nasıl kontrol ediyorsa, kooperatiflerin de birbirleriyle dayanışmacı, katılımcı
      ilkelerle eklemlenerek birlik olmaları ve daha geniş ölçeklerde etkili olabilecekleri ağ ilişkileri ve kurumsal yapılar
      geliştirmeleri büyük bir gereklilik haline gelmektedir. Bu gereklilik kendini örgütleyebildiği oranda, şirketlerin distopik
      dünyasında eşitlikçi ve dayanışmacı ilkelerle kurulan yeni alternatifler kendisine gelişim gösterebileceği yeni alanlar
      bulacaktır.
      Bu anlamda çalışma, rekabetin karşısına dayanışmayı, parçalanmanın ve yabancılaşmanın karşısına kolektiviteyi,
      hiyerarşinin karşısında katılımcılığı ve eşitlikçi ilişkileri koyan bir yönetim anlayışıyla, üretimden tüketime bir süreci
      organize etmeyi hedefleyen bir “yeni”den bahsetmektedir. Bu “yeni”, sistemin mağduru olan işçileri, kadınları, çiftçileri
      ve bütün ötekileştirilen kimlikleri temsil eden kurumların “birbirinin eki” olarak kendi sorunlarını bizzat kendisinin aşması
      ve özneleşmesi temelinde yeni ve alternatif bir kamusallığın inşasına işaret etmektedir. İşte kooperatifler bir dayanışma
      formu olarak, bu sürecin önemli parçalarından biridir. Ancak kooperatiflerin kendi içlerinde eskinin kalıntılarını ve
      yeninin nüvelerini aynı oranda barındıran, şirket egemenliğine karşı olduğu kadar sistemin hastalıklarını da taşıyabilen
      çelişkili formlar olarak karşımıza çıktığını söyleyebiliriz.
      “Krize Karşı Kooperatifler” adlı çalışmada da üzerinde durulduğu gibi, son dönemde kooperatif inisiyatiflerinin yeniden
      gelişmeye başlamasının arkasında iki temel dinamik yatmaktadır; Bunlardan birincisi Türkiye'de devletin kamusal hizmet
      ve görevlerinden çekilmeye başlamasıdır. Bir diğeri de daha önce hiç olmadığı kadar faaliyet alanı genişleyen sermayenin
      ve şirketlerin artan egemenliğinin yaşamın bütün alanlarında ürettiği çok yönlü krizlerdir. Dolayısıyla eski güvencelerini
      yitiren, günden güne para, meta ilişkilerinin beraberinde getirdiği işsizlik, yabancılaşma, güvencesizlik, üretimden kopuş
      gibi toplumsal sorunlarla başa çıkmaya çalışan geniş halk kesimleri, kendi kamusal pratiklerini dayanışmacı ve katılımcı
      bir zeminde inşa etme çabası önemlidir.
      Bu eksende, neoliberalizmin ve onun kurumları olan irili ufaklı şirket tipi örgütlenmelerin anti demokratik, adil olmayan
      yapısının ürettiği sosyal sorunlar karşısında, Dünyada ve Türkiye'de yeni gelişen kooperatifleşme deneyimlerini ele alan
      çalışmalara, tartışmalara yer verme çabası, tam da emeğin ve doğanın sömürüsüne dayanan mevcut sistemi aşmaya
      çalışan bir perspektifle, yeni kooperatifleşme hareketine, akademik alandan küçük bir katkı yapma amacındadır.
      Stok Kodu
      :
      9786052603185
      Boyut
      :
      13,5 cm x 19,5 cm
      Sayfa Sayısı
      :
      328
      Basım Yeri
      :
      İstanbul
      Baskı
      :
      1
      Basım Tarihi
      :
      eylül 2021
      Resimleyen
      :
      1
      Kapak Türü
      :
      Karton Kapak
      Kağıt Türü
      :
      Kitap Kağıdı
      Dili
      :
      Türkçe
  • Taksit Seçenekleri
    • Diğer Kartlar
      Taksit Sayısı
      Taksit tutarı
      Genel Toplam
      3
      61,28   
      183,83   
      6
      32,35   
      194,09   
      9
      22,71   
      204,37   
      12
      17,89   
      214,62   
  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat