Sera Sıcağı
“Yeğenim hadi geçmiş olsun Allah korudu. Ama elin adamı için canını siper etmeye değer miydi?” dedi.
Rüstem’in sesi diriliverdi:
“Ne elin adamı emmi? O benim öz kardeşimden ileri yakınımdır gayri! De ki canım ciğerim öğretmenimdir. Bir kez çanak çömleğin pabucunu dama atıp, bizi gurbetlere düşürenin, naylon olmadığını ondan öğrendik. Sonra yoksulluk, işsizlik; çiçeğin, çileğin pabucunu dama atıp yerine domatesi biberi koyacak dedi, aynen öyle olmadı mı? Hortumu hastalığı bahane ederek bizi atıp yerimize ucuz yabancı işçi alacaklar dedi, yalan mı? Daha ne desin, koltuğunda taşıdığı kitap gibi adam vallahi!”
Hıdır emmi küçümseyen bir yüzle ilkin elindeki “Sosyalizmin Alfabesine” sonra Rüstem’e baktı:
“Yeğenim sen hâlen Komünist Hamo’nun ağzıyla konuşuyorsun. Gedikli Başçavuş’un dediğine göre, o halen alfabeyi bile bitirememiş biriymiş?”
Rüstem,
“Emmi sen de hâlen Gedikli Başçavuş’un ağzıyla konuşuyorsun” dedi, yarasını bile unutarak…
Güneş olanlardan habersiz, aynı insan eriten sarı sıcağıyla ortalığa serilmişti. Yalnız seraların ak naylonuna, kesme çiçeklerin kokusuna, çileklerin tadına ve domateslerin zehir acısı yeşiline kan bulaşmıştı. Bir de çalışanların zaman aşımsız öfkesine!..
- Açıklama
“Yeğenim hadi geçmiş olsun Allah korudu. Ama elin adamı için canını siper etmeye değer miydi?” dedi.
Rüstem’in sesi diriliverdi:
“Ne elin adamı emmi? O benim öz kardeşimden ileri yakınımdır gayri! De ki canım ciğerim öğretmenimdir. Bir kez çanak çömleğin pabucunu dama atıp, bizi gurbetlere düşürenin, naylon olmadığını ondan öğrendik. Sonra yoksulluk, işsizlik; çiçeğin, çileğin pabucunu dama atıp yerine domatesi biberi koyacak dedi, aynen öyle olmadı mı? Hortumu hastalığı bahane ederek bizi atıp yerimize ucuz yabancı işçi alacaklar dedi, yalan mı? Daha ne desin, koltuğunda taşıdığı kitap gibi adam vallahi!”
Hıdır emmi küçümseyen bir yüzle ilkin elindeki “Sosyalizmin Alfabesine” sonra Rüstem’e baktı:
“Yeğenim sen hâlen Komünist Hamo’nun ağzıyla konuşuyorsun. Gedikli Başçavuş’un dediğine göre, o halen alfabeyi bile bitirememiş biriymiş?”
Rüstem,
“Emmi sen de hâlen Gedikli Başçavuş’un ağzıyla konuşuyorsun” dedi, yarasını bile unutarak…
Güneş olanlardan habersiz, aynı insan eriten sarı sıcağıyla ortalığa serilmişti. Yalnız seraların ak naylonuna, kesme çiçeklerin kokusuna, çileklerin tadına ve domateslerin zehir acısı yeşiline kan bulaşmıştı. Bir de çalışanların zaman aşımsız öfkesine!..Stok Kodu:9786057210432Boyut:13,5x21Sayfa Sayısı:79Basım Yeri:İstanbulBaskı:1Basım Tarihi:Aralık 2022Kapak Türü:Karton KapakKağıt Türü:Kitap KağıdıDili:Türkçe
- Taksit Seçenekleri
- Diğer KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel Toplam322,9868,93612,1372,7898,5276,64126,7180,48
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
290,00TL 211,70TL
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
180,00TL 108,00TL
-
-
-
200,00TL 140,00TL
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
300,00TL 219,00TL
-
-
-
-
-
-
-
-
-
200,00TL 140,00TL
-
-
350,00TL 245,00TL
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
350,00TL 245,00TL
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
200,00TL 140,00TL
-
-
-
240,00TL 151,20TL
-
-
-
-
-
-
320,00TL 201,60TL
-
-
-
-
-
-
-
250,00TL 175,00TLStokta yok
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
320,00TL 201,60TL
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-